19 Ekim 2007 Cuma

AYNA




Bir varmış bir yokmuş çok uzaklardaki dağın bir krallığı varmış. Bu krallığın da dünyalar güzeli bir prensesi varmış. O kadar güzelmiş ki prenses görenler hayran kalır, yürürken yollarını şaşırırlarmış. Prenseste farkındaymış güzelliğinin tabi, bütün gün ve hatta mum ışığı izin verdiği sürece bütün gece elinden aynası düşmez kendini seyreder dururmuş. "Etrafına da biraz seyret" dediği zaman kral babası verdiği cevap "Benden başka seyredilecek güzellik yok ki" olurmuş.

Elinde aynası ile sarayın koridorlarında dolaştığı günlerin birinde yerlerin temizlendiğini fark edemeyen güzel prenses, ayağı kayıp düşüvermiş. Kendisine birşey olmamış olmasına ama elindeki aynası bin parça oluvermiş. Bir ağlamadır tutturmuş güzel prenses, ama nafile masal da olsa bu anlattığım ayna toparlanmamış kendi kendine. Gürültüyü duyan herkes koşmuş gelmiş hemen prensese yardım etmeye. Kaldırıvermişler kırık ayna parçalarının üzerinden. Hemen krala haber verilmiş kızının başına gelenler. Prensesin elindeki ayna dışında ki bütün aynaları ortadan kaldırmış olan kral, kocaman bir oh çektikten sonra, koşmuş kızının yanına onu hala ağlarken yatar bulacağı düşüncesiyle.


Odanın kapısında duraklamış uzunca bir süre, kralda olsa kızını nasıl teselli edeceğini bilemeden. Ama... Ne bir ağlama sesi, ne de bir inleme. Usulca açmış odanın kapısını. O da ne yatağı bomboş prensesin. Bir ürperme hissetmiş kral sırtında, "Nerede olabilir acaba?". Bakmış ki balkon kapısı aralık ve de ölgün sonbahar güneşinin ışığı cılız bir şekilde odayı aydınlatmakta, temkinli adımlarla yaklaşmış ve uzatmış başını usulcacık. Ve işte o an görmüş prensesi bir elinde kuş diğer elinde kelebekle balkon kenarında otururken.

1 yorum:

etki alanı dedi ki...

Pasta çok güzel olmuş,ama hikayenin tadı daha güzel
Tütü

Herşey güzel olacak...